16 Nisan 2011 Cumartesi

PARİS'İN NESİ ?....

Bugün bir üyemizden aldığım telefonda adresi defalarca kodlayarak yazdırabildikten sonra aklıma yıllar önce yaşadığım harf kodlama ile ilgili bir telefon konuşmam geldi. Gülmeye başladım. Hatta telefon konuşmasında da gülüyordum ve ilahi güldürdünüz beni diye konuşunca karşımdaki kişi de bir anda rahatladı ve aslında bir hata yapmadığını anladı ve mutlu oldu. Hani bazen biz de çok basit şeyleri anlayamayabiliriz. Ve kendimizi çok kötü hissederiz. Karşımızdaki kişilerin hakkımızda ne düşündüğünü düşünür ve üzülürüz. O zamanlarda herkesin zaman zaman zor durumlarda kaldığını hatırlayalım. Ben kendi adıma bu konuyu aştığımı düşünüyorum. Anlamadığım zaman, anlamış gibi görünüp konuyu geçiştirmek yerine. Açıkça, karşımdaki kişinin hakkımda ne düşünüldüğünü dikkate almadan, 'Ben bu konuyu anlamadım, lütfen biraz daha açıklar mısınız?' diyebiliyorum. Ancak herkesin bu rahatlığa ulaşamadığını bildiğim için artık aynı kolaylığı karşımdaki kişilere de iletebilmek istiyorum. Ve yaşanan zor durumları şaka ile karışık gülünç bir duruma getirmeye çalışıyorum. Bu tip durumlarda ne dediğinizden çok, nasıl söylediğiniz çok önemli. Siz de sesinizi, tonlamanızı iyi yöneterek denemelisiniz. Tavsiye ederim. Yıllarrr önce.... Ben uluslararası bir firmada kurumsal müşterilerden sorumlu satış sorumlusu olarak çalışıyorum. Çok saygıdeğer bir müşterimdeki bilgi işlem sorumlusu ile 1 yıla yakın bir süredir takip ettiğimiz bir proje var. Yüksek değerli bir proje. Bu projeyi alınca hem şirket içinde başarımı gösterebileceğim, hem de hedefimi yapacağım için iyi bir de maaş alabileceğim. O dönemlerde her iki durum da benim için çok önemli. Hani derler ya canla başla çalışıyorum. Müşteri her zaman haklıdır... Ben de o şekilde her konuyu maksimum bir anlayışla dinliyorum ve herseferinde tekrardan çalışıyorum. Yeni alternatifler hazırlıyorum, onaylar alıyorum ve bu durum uzun süre devam ediyor. Proje büyük, çalışmadan olmaz.... Bir gün müşterimizdeki satın alma bölümden bir çalışan beni aradı ve ürünlerin açık isimlerini istedi. Ben de ürünlerin isimlerini kodluyorum telefonda. Bir ürün için 'h' ve 'p' harflerini kodlamak gerekiyordu. Ben de telefonda Hatay'ın H'si, Paris'in 'P' si dedim. Karşından gelen bir ses .... 'Paris'in nesiiii ...? ' diye sordu. Ben gülümsememi tutmaya çalışırken bir daha tekrar ettim. Paris'in 'P' si diye. Arkadan telefonu zor kapadım ve sesli bir şekilde Paris'in Eyfel Kulesi diye gülmeye başladım. Bazen de gülmek gerekir, çalışma hayatı bu gülmeceler de olmasa zor geçerdi herhalde... Telefonun arkasındaki kişiye bende böyle bir anı bıraktığı için çok teşekkür ederim.




Aslıhan Erdoğu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder