27 Şubat 2015 Cuma

ÇOCUĞUNUZUN SÜT DİŞLERİNİ ATMAYIN! ÇOCUĞUNUZUN SÜT DİŞLERİNİ ÇEKTİRİRKEN İLERİDE HERHANGİ BİR HASTALIĞINIZIN TEDAVİSİNDE O DİŞLERE İHTİYAÇ DUYABİLECEĞİNİZ HİÇ AKLINIZA GELDİ Mİ? 16.02.2015

ÇOCUĞUNUZUN SÜT DİŞLERİNİ ATMAYIN! ÇOCUĞUNUZUN SÜT DİŞLERİNİ ÇEKTİRİRKEN İLERİDE HERHANGİ BİR HASTALIĞINIZIN TEDAVİSİNDE O DİŞLERE İHTİYAÇ DUYABİLECEĞİNİZ HİÇ AKLINIZA GELDİ Mİ? 16.02.2015 Çocuğunuzun süt dişlerini çektirirken ileride herhangi bir hastalığınızın tedavisinde o dişlere ihtiyaç duyabileceğiniz hiç aklınıza geldi mi? Büyük ihtimalle hayır! Ama gerçek şu ki çekilen süt dişleri ya da 20 yaş dişleri yakın bir gelecekte ailenizdeki genetik olarak uyumlu kişilerin pek çok hastalığının tedavisinde kullanılabilecek.

26 Şubat 2015 Perşembe

BEBEKLERDE ATEŞ SINIRI NEDİR, ATEŞ NASIL DÜŞÜRÜLÜR? DR. SÜHA ÜNÜVAR, BEBEK VE ÇOCUKLARDA YÜKSEK ATEŞLE İLGİLİ MERAK EDİLENLERİ YANITLIYOR 18.02.2015

Bebeklerde ateş sınırı nedir, bebeğin ateşi kaç derece olmalıdır? Bebeklerde ateş nasıl düşürülür, bebeklerde ateş ve ishal neden görülür? Ebeveynlerin merak ettikleri bu soruların cevabını Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. R. Süha Ünüvar verdi. Bebekler ve çocuklarda ateşlenmenin çok normal olmasıyla birlikte, ebeveynler özellikle ilk deneyimlerinde telaşlanabiliyorlar. Ateş çocuğun hasta olduğunun bir göstergesi olurken, bir yandan da ağır bir enfeksiyonda hiç ateşe rastlanmayabiliyor. Bu sebeple ateş başlı başına hastalığın düzeyini belirlememekle birlikte, harekete geçmek için faydalı bir mekanizmadır. Normal vücut ısısı, ölçümün yapıldığı yer, zaman ve kişiye göre değişiklikler gösterir. Sabah en düşük düzeyi gösterirken, akşam en yüksek ölçüyü verir. Ağızdan alınan ateş makattan alınandan 0.6 derece düşüktür. Koltuk altı ve kasıktan alınan ateş, ağızdan alınan ateşten 0.6 derece düşüktür. Bebeklerde ateş sınırı nedir, bebeklerde ateş kaç derece olmalı? Makattan alınan vücut ısısı en çok 38 C olması gerekirken, ağızdan alınan 37.5 C, koltuk altı ve kasıktan alınan 37 C olmalıdır. Cam veya dijital dereceler 3 dakika tutularak ateş ölçülmelidir. Alından ölçüm yapan dijtal dereceler ise anında sonuç vermektedir. Bebeklerde yetişkinlerin ateş durumuna ek olarak, çevresel ateş dediğimiz bir durum da gözlemlenmektedir. Sıcak ortamda aşırı giydirmek ve heyecan da, çocukların ateşini çıkartır. Ateşin nedenlerinin ana başlıkları * Mikrobik hastalıklar * Kollajen hastalıklar: Eklem romatizması * Neoplaziler: Tümörler * Tanı konulamayanlar * Diğer nedenler: Sahte ateş, ilaç ateşi, beyin hastalıkları, şeker hastalığındaki su kayıplarında, aspirin zehirlenmelerinde, ailesel Akdeniz ateşi hastalığında, tiroit bezinin aşırı çalışmasında ve beyin kanamalarında. Özellikle ateş ölçümünün sağlıklı yapılması gerekir. Kurallara uygun olarak bakılan ateş yüksek olarak saptanırsa, yapılması gereken ilk şey, bir sağlık merkezine başvuruda bulunmaktır. Eğer bu olanak çevresel koşullar nedeni ile mümkün değilse, o zaman kendi olanaklarımızla ateşi makul seviyelere düşürebiliriz. Bebeklerde ateş nasıl düşürülür? Öncelik sakin olmalı ve çocuğunuzun fazla giysilerini çıkarmalısınız. Ortam sıcaklığını klima veya hava sirkülasyonu ile 20 derece civarına sabitlemelisiniz. Ateşini kesin sonuç vermesi için makattan ölçmeli, 39-39.5 C’yi geçerse (özellikle 2 yaş altında) ateşli havale riski vardır. Bu nedenle, hiç olmazsa 38 - 38.5 derece civarına düşürmeyi amaç edinmelisiniz. Bunun için evinizde her zaman, dozajını önceden belirlediğimiz bir ateş şurubu bulundurmalısınız. Ateşli çocuğunuzun ateşini ölçtükten sonra, riskli düzeydeyse ateş şurubundan vermelisiniz. Yalnız bu şurupların verilme miktarları ve gün içindeki doz sayıları çok farklıdır. Doz sayılarını çok iyi öğrenmeli, buna göre hareket etmelisiniz. Bebeklerde ateş ve ishal Bir ishalle birlikte ateş varsa çocuğu mutlaka doktora götürün. Evde tedavi edilecek bir şey değildir. Mümkünse acil servise götürmek gerekir çünkü çok önemlidir. Fitil daha çabuk sonuç veriyor Ateş şurupları, fitile göre daha geç etki eder. Bu nedenle, eğer hemen sonuç alınması gerekiyorsa fitil tercih edilebilir. Metamizol içeren ilaçları sadece çok acil durumlarda kullanmak, rutin olarak kullanmamak gereklidir. Ateş şurubunu veya fitili çocuğunuza verdikten sonra, vücudunu soğutma yöntemini izlemelisiniz. Özellikle yeni doğan bebekler sadece çevre ısısının fazla olmasından ve giysiden dolayı ateşlenebilirler. Ateşlenen çocuğa buzlu su uygulamamak gerekir. Bunun yerine ılık veya hafif sıcak su ile sık banyo yaptırılabilir. Aspirine dikkat! Ateş için kullanılan ilaçların vücuda (doz aşılmazsa) zararı yoktur. Günümüzde artık aspirini ateş düşürmek amacı ile kullanmadığımızı da ebeveynlerin bilmesini isterim. Aspirin bazı durumlarda REYE sendromu denilen hayatı tehdit eden hastalığa neden olabilmektedir. Ateşi olan çocuğa iğne yapılır mı? Ailelerin bana en çok sorduğu önemli bir soru da, ateşli çocuğa iğne yapılıp yapılmayacağıdır. Doktor denetim ve gözetiminde enjeksiyon uygulanması alışılagelmiş bir yöntemdir. Ama enjeksiyonların mutlaka bir sağlık kuruluşunda yapılması gereklidir. Enjeksiyonların yapılacağı yer, çocuğun yaşına ve kas durumuna göre belirlenir. Ama genel bir kural olarak, bir yaşından önceki bebeklere bacaktan, yürümeye başlamış çocuklara kalçadan yapılması daha uygun görülmektedir.

25 Şubat 2015 Çarşamba

BEBEKLERDE ATEŞ SINIRI NEDİR, ATEŞ NASIL DÜŞÜRÜLÜR? DR. SÜHA ÜNÜVAR, BEBEK VE ÇOCUKLARDA YÜKSEK ATEŞLE İLGİLİ MERAK EDİLENLERİ YANITLIYOR 18.02.2015

Bebeklerde ateş sınırı nedir, bebeğin ateşi kaç derece olmalıdır? Bebeklerde ateş nasıl düşürülür, bebeklerde ateş ve ishal neden görülür? Ebeveynlerin merak ettikleri bu soruların cevabını Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. R. Süha Ünüvar verdi. Bebekler ve çocuklarda ateşlenmenin çok normal olmasıyla birlikte, ebeveynler özellikle ilk deneyimlerinde telaşlanabiliyorlar. Ateş çocuğun hasta olduğunun bir göstergesi olurken, bir yandan da ağır bir enfeksiyonda hiç ateşe rastlanmayabiliyor. Bu sebeple ateş başlı başına hastalığın düzeyini belirlememekle birlikte, harekete geçmek için faydalı bir mekanizmadır. Normal vücut ısısı, ölçümün yapıldığı yer, zaman ve kişiye göre değişiklikler gösterir. Sabah en düşük düzeyi gösterirken, akşam en yüksek ölçüyü verir. Ağızdan alınan ateş makattan alınandan 0.6 derece düşüktür. Koltuk altı ve kasıktan alınan ateş, ağızdan alınan ateşten 0.6 derece düşüktür. Bebeklerde ateş sınırı nedir, bebeklerde ateş kaç derece olmalı? Makattan alınan vücut ısısı en çok 38 C olması gerekirken, ağızdan alınan 37.5 C, koltuk altı ve kasıktan alınan 37 C olmalıdır. Cam veya dijital dereceler 3 dakika tutularak ateş ölçülmelidir. Alından ölçüm yapan dijtal dereceler ise anında sonuç vermektedir. Bebeklerde yetişkinlerin ateş durumuna ek olarak, çevresel ateş dediğimiz bir durum da gözlemlenmektedir. Sıcak ortamda aşırı giydirmek ve heyecan da, çocukların ateşini çıkartır. Ateşin nedenlerinin ana başlıkları * Mikrobik hastalıklar * Kollajen hastalıklar: Eklem romatizması * Neoplaziler: Tümörler * Tanı konulamayanlar * Diğer nedenler: Sahte ateş, ilaç ateşi, beyin hastalıkları, şeker hastalığındaki su kayıplarında, aspirin zehirlenmelerinde, ailesel Akdeniz ateşi hastalığında, tiroit bezinin aşırı çalışmasında ve beyin kanamalarında. Özellikle ateş ölçümünün sağlıklı yapılması gerekir. Kurallara uygun olarak bakılan ateş yüksek olarak saptanırsa, yapılması gereken ilk şey, bir sağlık merkezine başvuruda bulunmaktır. Eğer bu olanak çevresel koşullar nedeni ile mümkün değilse, o zaman kendi olanaklarımızla ateşi makul seviyelere düşürebiliriz. Bebeklerde ateş nasıl düşürülür? Öncelik sakin olmalı ve çocuğunuzun fazla giysilerini çıkarmalısınız. Ortam sıcaklığını klima veya hava sirkülasyonu ile 20 derece civarına sabitlemelisiniz. Ateşini kesin sonuç vermesi için makattan ölçmeli, 39-39.5 C’yi geçerse (özellikle 2 yaş altında) ateşli havale riski vardır. Bu nedenle, hiç olmazsa 38 - 38.5 derece civarına düşürmeyi amaç edinmelisiniz. Bunun için evinizde her zaman, dozajını önceden belirlediğimiz bir ateş şurubu bulundurmalısınız. Ateşli çocuğunuzun ateşini ölçtükten sonra, riskli düzeydeyse ateş şurubundan vermelisiniz. Yalnız bu şurupların verilme miktarları ve gün içindeki doz sayıları çok farklıdır. Doz sayılarını çok iyi öğrenmeli, buna göre hareket etmelisiniz. Bebeklerde ateş ve ishal Bir ishalle birlikte ateş varsa çocuğu mutlaka doktora götürün. Evde tedavi edilecek bir şey değildir. Mümkünse acil servise götürmek gerekir çünkü çok önemlidir. Fitil daha çabuk sonuç veriyor Ateş şurupları, fitile göre daha geç etki eder. Bu nedenle, eğer hemen sonuç alınması gerekiyorsa fitil tercih edilebilir. Metamizol içeren ilaçları sadece çok acil durumlarda kullanmak, rutin olarak kullanmamak gereklidir. Ateş şurubunu veya fitili çocuğunuza verdikten sonra, vücudunu soğutma yöntemini izlemelisiniz. Özellikle yeni doğan bebekler sadece çevre ısısının fazla olmasından ve giysiden dolayı ateşlenebilirler. Ateşlenen çocuğa buzlu su uygulamamak gerekir. Bunun yerine ılık veya hafif sıcak su ile sık banyo yaptırılabilir. Aspirine dikkat! Ateş için kullanılan ilaçların vücuda (doz aşılmazsa) zararı yoktur. Günümüzde artık aspirini ateş düşürmek amacı ile kullanmadığımızı da ebeveynlerin bilmesini isterim. Aspirin bazı durumlarda REYE sendromu denilen hayatı tehdit eden hastalığa neden olabilmektedir. Ateşi olan çocuğa iğne yapılır mı? Ailelerin bana en çok sorduğu önemli bir soru da, ateşli çocuğa iğne yapılıp yapılmayacağıdır. Doktor denetim ve gözetiminde enjeksiyon uygulanması alışılagelmiş bir yöntemdir. Ama enjeksiyonların mutlaka bir sağlık kuruluşunda yapılması gereklidir. Enjeksiyonların yapılacağı yer, çocuğun yaşına ve kas durumuna göre belirlenir. Ama genel bir kural olarak, bir yaşından önceki bebeklere bacaktan, yürümeye başlamış çocuklara kalçadan yapılması daha uygun görülmektedir.

21 Şubat 2015 Cumartesi

ÇOCUĞUMUN BOYU İLERİDE KAÇ CM OLACAK? ÇOCUĞUNUZUN ERİŞKİNLİK DÖNEMİNDE BOYUNUN KAÇ CM OLACAĞINI MERAK EDİYOR MUSUNUZ? 13.02.2015

Bebek anne karnına düştüğü andan itibaren tüm aile fertlerini tatlı bir telaş sarar. Odasının renginden kime benzeyeceğine varana kadar her şey en ince detayına kadar düşünülür. Doğduktan sonra da bu ileriye dönük merakların sonu bir türlü gelmez. "Hangi üniversiteye gidecek, hangi mesleği seçecek,kiminle evlenecek, boyu uzun mu olacak kısa mı?" gibi binlerce soru döner durur kafalarda. Bebek büyüyüp bir yetişkin olmadan bu soruların cevaplarını vermenin bir yolu yok elbette ancak bebeğinizin büyüyüp bir yetişkin olduğunda boyunun ortalama olarak ne kadar olacağını hesaplayabilirsiniz. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Süha Ünüvar çocuklarınızın erişkinlik döneminde boylarının ne kadar olacağına dair bir hesaplama formülünün olduğunu ancak bu değerlerin yanılma payının bulunduğu ve kabaca bir fikir verebileceğini belirtiyor. İşte çocuğunuzun yetişkin olduğunda boyunun ne kadar olacağını hesaplayacağınız o formül: Kız çocuklarının boyu nasıl hesaplanır? Formül: Annenin boyu + babanın boyu/ 2 - 6 Örneğin; annenin boyu 165 cm, babanın boyu ise 175 cm Kız çocuğunun “hedef boyu” 164 cm’dir. (165+175/2-6) ÇOCUĞUN BOYUNU UZATAN BESİNLERhttp://www.hurriyetaile.com/cocuk/cocuk-gelisimi/cocugumun-boyu-ileride-kac-cm-olacak_17874.htmlhttp://www.hurriyetaile.com/cocuk/cocuk-gelisimi/cocugumun-boyu-ileride-kac-cm-olacak_17874.html

20 Şubat 2015 Cuma

ÇOCUĞUNUZA ‘ANNECİM’, ‘BABACIM’ DİYE HİTAP ETMEYİN HİTAP ŞEKLİNİZ ONLARIN PSİKOLOJİLERİNİ ETKİLİYOR! 18.02.2015

Çocuğunuza nasıl hitap etmelisiniz? Acaba hitap şekliniz doğru mu? Çocuğunuza ‘annecim’, ‘babacım’ demeli misiniz? Son dönemde anneler sıklıkla çocuklarına ‘annecim’, babalar ‘babacım’, hatta teyze ve halalar ‘teyzecim’, ‘halacım’ şeklinde hitap ediyor. Ayrıca çocuğunun ismine her an 'cim' eki koyup çocuğuna kızarken bile Ege’cim, Defne’cim şeklinde hitap eden ebeveynler de var. Bir de bunun bir üst durumu var ki o da çocuklarına 'aşkım' ve bu türde hitap eden anne babalar… Dünya bu kadar tersine giderken, bu durum o kadar da önemli bir konu mu, diyebilirsiniz. Ancak çocukların gelişimi için oldukça önemli bir konu çünkü bu durum çocukların gelişim halkasına zarar veriyor. Eskiden anne baba otoritesi altında pasifize edilen nesiller yetişirken şimdi de eşitlik, sevgi adına kendi yetişkin konumunu görmezden gelen bir nesil oluştu. Çocuklarınıza ‘annecim’, ‘babacım’, ‘aşkım’ diye hitap etmeyin 5 yaşında bir çocuk olduğunuzu ve ebeveynlerinizin size ‘annecim’, ‘babacım’ diye hitap ettiğini düşünün. Kendinizi güçlü hissedebilirsiniz ama güvende hissedemezsiniz. Anne babanın çocuğuna mutlak vermesi gereken şey kendini güven içinde hissetme duygusudur. Bir üst konumdaki kişinin varlığını hissederek, insanoğlu kendini güvende hisseder. Güven içindeki çocuk sağlıklı gelişir. Bu beslenme ve sevgi ihtiyacı ile birlikte çok önemli bir ihtiyaçtır. Ayrıca yaşları gereği somut öğrenme döneminde olan çocukların kafaları karışır ve kavram kargaşası yaşarlar. Çocuk, ben neden annemin annesiyim, neden babamın babasıyım diye düşünür. Bu durum onların size; 'yavrucum, oğlum, kızım' demesi gibi bir şeydir. Onlara, olmayan rolleri üzerinden hitap etmemelisiniz. Bir diğer zarar çocuğun model alması konusudur. Çok önemli bir öğrenme şekli olan model almada (özdeşim kurmada) ilk modellerimiz anne babamızdır. Biz onlara annecim, babacım derken çocuğun gözünde rol model olamayız. Anne babasının daha tecrübeli, daha bilen, koruyucu, güçlü olduğunu kabul eden ve model alan çocuk, okul hayatının başlamasıyla birlikte dış dünyaya açıldığında ‘Ben de onlar gibi olmalıyım’ diyecek ve kendini kanıtlamak için çaba gösterecek, çalışacak, öğrenecek ve gelişecektir. Çocuğunuz mu, aşkınız mı? Annesinin babasının aşkı konumunda olan çocuğun sevgilisinden her ‘aşkım’ sözcüğünü duyduğunda bilinçdışında suçluluk duygusu altında ezileceği büyük olasılıktır. Bu hitapları bol bol kullanan yeni nesil anne babalar, farkında olmadan çocuklarına senin arkadaşın benim, senin sevgi nesnen benim, biz eşitiz (sorumluluk almamalısın) mesajları verirler. İnsanın doğasında özerk olmak var. O nedenle güçlü olan çocuk bu durumdan sıyrılmak için ileride bir şekilde (ruhsal veya gerçek) çok uzağa gidecek ve dönmeyecektir. Gidecek kadar güçlü olmayan çocuk ise yanı başınızda size bağımlı ama öfkeli kalacaktır. İyi anne babalık… İyi anne babalık; kendini ona adamak, her dediğini yapmak, çocuğu sevgiye boğmak, (böylece hep beni sevsin) hiç çatışma yaşatmamak, hep size bağımlı kılmak, biz arkadaşız demek değildir. Anne babalık; sanki siz hiç yokmuşsunuz gibi ayakları üstünde durabilen, kendi kararlarını verip sonuçlarını yaşayabilen, yaşına uygun sorumlulukları yerine getirebilen, hayata karşı kendi normlarını oluşturabilen, hayatı iyisiyle kötüsüyle bir potada eritebilen çocuklar/nesiller yetiştirmektir. Ödülü de size bağımlı değil, bağlı evlatlar yetiştirmiş olmaktır.

19 Şubat 2015 Perşembe

ERKEK ÇOCUK BÜYÜTMEK ÖZENLE BÜYÜTÜLEN, MASUM BİR KIZIN BİR İÇGÜDÜLERİNE YENİK DÜŞMÜŞ BİR HAYVANIN BEYNİ DEĞİL KASLARININ ÇALIŞTIĞINI OĞLUM DA AKRANLARI DA GÖRDÜ. 17.02.2015

Bir erkek annesi olarak oldum olası cinsiyetçi ayrımcılığa hep karşı çıktım. Kız lisesinde okumama rağmen kızlar kadar erkek arkadaşlarım da oldu. Şimdi oğlumun en yakın arkadaşlarından biri kız. Ama öyle sevgili filan değil, arkadaş, dostu, hatta “kardeşim” dediği biri. Çünkü, ne babası, ne de ben onu erkek egemen toplumda erkek rolleriyle büyütmedik. Herkesin insan olduğunu, ayrımcılık yapmaması gerektiğini öğrettik. Babası evde kadın erkek rolleri bürünmeden yaşayan biri olduğundan, evde kim ne yapabilirse yaptığından, kadının işi, erkeğin işi diye ayırmadığından bu anlamda örnek oldu. Ama eğitimi, kültürü ne olursa olsun “erkek adamsın” diye sırtı sıvazlanıp, bizzat ebeveynleri tarafından şiddete özendirilen çocuklara “vurdu mu yıkacaksın” tabirleri kullanan pek çok kişi ile tanıştık, bir arada olduk. Bu yönlerini anladığımızda o insanlardan uzaklaştık, çocuğumuza kötü örnek olmalarından korktuk, onların tavırlarından rahatsız olduk. Onların tersine oğluma hep “beyni olmayanın kasları çalışır” lafını neredeyse ezberlettik. Birine çok kızdığında, kendisine yanlış bir şey yapıldığında kasları ile değil de beyni ile, zekasıyla o problemi çözmesi gerektiğini telkin ettik. Oldum olası şiddete, cinsiyetçi söylemlere ailece karşı çıktık. Ama oğlumu bu toplumda yine kaygıyla büyüttük. Başına geleceklerden endişelendik. Etrafımdakiler “aman erkek ne olacak” dediklerinde dudak büktük. Etrafa baktıkça birbirine kötü davranan, şiddet eğilimi olan, bencilleşen, yozlaşan insanların sayısının arttığını görmezden gelmedik. Her adımında ona hissettirmeden, nerede olduğu konusunda bize bilgi vermesini istedik. Kendisini koruması, vücuduna yabancı hiç kimsenin dokunmaması gerektiğini daha çok küçük yaşlarda ona aktardık. 6’ıncı sınıfa kadar ona cep telefonu almadım. Doğrusu ihtiyaç da duymadı. Çünkü, ev dışındaki zamanlarda okulda ya da evdeydi, bunun dışında mutlaka yanında bir yetişkin vardı. Ama TEOG sürecine başlayınca ve dershaneye ara ara gidince ister istemez yanına telefon almaya başladı. Biraz büyüyünce tek başına taksiye binmesi gerektiği zaman taksinin plakasını önce bana atıp, sonra yoluna devam etmeyi alışkanlık haline getirdi. Arkadaşlarımdan yıllarca korkunç hikayeler duyduğumdan yol boyunca güzergahı dışına çıkmamayı anlattım. Arkadaşlarıyla bir arada olsa da, sinemaya gitse de nerede olduğunu bildirmesini, bizden asla bir şey saklamaması gerektiğini anne baba olarak aktarmaya çalıştık. Oğlum bütün bunları anlamsız bulurdu. Bazen kaygılarımla dalga bile geçerdi. Taa ki geçen haftaya kadar. Özgecan’ın yaşadıkları arkadaşlarını olduğu kadar onu da çok etkiledi. Maalesef o zaman bizim kaygılarımızı anladı. Ona güvendiğimizi ama etrafta insan kılıklı bir sürü hayvanın olduğunu algıladı. Ailece içimiz yandı, yanıyor… Özenle büyütülen, masum bir kızın bir içgüdülerine yenik düşmüş bir hayvanın beyni değil kaslarının çalıştığını oğlum da akranları da gördü. Liseliler olarak en azından onun arkadaş grubu bu konuda fikir birliği etmişler. Kadınlara farklı bakan, erkekliği ile övünen birilerini etrafında barındırmayacaklar. Özgecan hunharca katledildi, Allah ailesine, yakınlarına, arkadaşlarına, sevdiklerine sabır versin… Bir melek olarak umarım o son yaşadığı günü gittiği yerde hatırlamaz, hissetmez, acı çekmez…

18 Şubat 2015 Çarşamba

Büyümek için sağlıklı SU...

https://www.facebook.com/EvdeBebekVar/posts/993102494050646

BEBEĞİNİZE İKİ İSİM VERMEYİN! 2 İSİM, ÇOCUĞUN KİMLİK GELİŞİMİNİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLİYOR. 12.02.2015

Çocuklara iki isim koymanın bazı sorunlara neden olabileceğini belirten Uzman Pedagog Sevil Yavuz, çocuklara isim verirken dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı. Değişen sosyoekonomik yapı ile birlikte daha az çocuk sahibi olma isteğinin ve özellikle tek çocuklu çekirdek aile sayısının artmasıyla birlikte çocuklara iki isim koyma eğilimi de arttı. Özellikle son 10 yıldır çocukların kimliklerinde iki isim konması çok sık yaşanıyor. Önceden göbek adı olarak konulan, kimliğe yansımayan ikinci isimler artık kimliklere de yansıyor ve bu durum çeşitli zorlukları da beraberinde getiriyor. Ailelerin iki isim koymayı tercih etme nedenlerinden biri, tek çocuk sahibi olmayı tercih ettiği için anne babanın bir isim konusunda karar vermeyince her ikisi de seçtiği isimleri bebeğe koymak istemesi olabiliyor. Diğer neden ise aile büyüklerini kırmamak için aile büyüğünün seçtiği isimi de koymak istemesi olabiliyor. Başka bir neden ise ailede kaybedilen yakın akrabanın ismini (dedenin, babaannenin, anneannenin ismini) koymak istenmesidir. Bebeğe iki isim konulması çeşitli problemlere de neden oluyor. Bebeğe iki isim koyulduğunda ailenin bir kısmı bebeğe birinci ismi ile hitap ederken, diğer bir kısmı ikinci ismi ile veya iki ismi ile birlikte hitap ederek çocuğun kafasını karıştırabiliyorlar. İki isim konması sadece ailede zorluk çıkarmıyor. İki isim resmi kayıtlarda karışıklığa neden olabiliyor. Kimlik gelişimi açısında sorun teşkil ediyor En önemlisi iki isim konması çocuğun kimliğinin oturması, yani kimlik gelişimi açısından da sorun yaratıyor. Okulda çocuğa birinci ismi ile hitap edilirken, ailede ikinci ismi ile hitap ediliyor veya tam tersi oluyor. Çocuk büyüdüğünde ise hangi ismi isterse onu kullanmak istiyor, ailenin hitap ettiği ismi değil. Çocuk 3 farklı isme, 3 farklı kişiliğe sahip olmuş gibi oluyor: 1. ismi, 2. ismi ve 2 ismimin birlikte hitap edilmesi şeklinde. Bu durum çocuk için oldukça zor bir hal alıyor. Bu nedenle anne babaların bir tek isimde uzlaşıp o ismi tercih etmeleri çok önemli. Özellikle kız çocuklarına iki isim konması daha da problemli oluyor. İki isim yanında bir de evlendiğinde kızlık soyadı, eşinin soyadı ve kariyerindeki titre derken en az 5 isimi birden taşımak ve resmi yerlerde bu beş ismi birden yazmak zorunda kalıyor. Kısacası iki isim olması hem çocuğun kimlik gelişimi için uygun değil hem de günlük hayatında resmi yerlerde zorluk çıkarması açısından uygun değildir. Diğer yapılan yanlış ise çocuğa çok garip isimlerin konması. Aileler çocuğunu daha doğmadan sıra dışı olması üzerine yatırım yapıyor ve bunun sonucu olarak bebeğe en zor, duyulmamış hatta anlamsız isimleri koyuyor. Çocuğunuz üstün bir varlık değil, herkesin çocuğu gibi bir çocuk tabi ki özel bir kişilik. Ama sıra dışı olmak adına telaffuzu çok zor, anlamı bilinmeyen hatta anlamsız isimler koymakta doğru değil. Bebeğinizin normal, sağlıklı ve mutlu bir çocuk olarak büyümesini istiyorsanız önce ebeveyn olarak sizin uç noktalara gitmemeniz gerekir. Bebeğinize herkes gibi tek isim ve bilindik isimler koymaya özen gösterin. POPÜLER BEBEK İSİMLERİ VE ANLAMLARI İÇİN TIKLAYIN!

4 Şubat 2015 Çarşamba

Yarıyıl Tatilinde çocuklarımıza Tiyatro Şenliği...

Çocuk Tiyatrosu Masal Sandığı Çocuk Tiyatrosu Sanatolia - Sincap Çocuk Tiyatrosu Antares Sanat Merkezi Masal Sandığı La Fontaine masallarından oluşmaktadır. Oyun La Fontaine in kendini tanıtmasıyla başlar. Gelirken Masal Sandığı nı da getirdiğini söyler çocuklara. Çocuklar için sekiz masalını da beraberinde getirmiştir çocuklara anlatmak için. Oyunu başlatır ve Masal Sandığı açılır. İçinden şarkı söyleyen oyuncular çıkar ve masallar başlar. Oyuncular, müzik ve dans eşliğinde, sürekli değişik rollere girerek masalları sırasıyla oynarlar. Karga ile Tilki, Tavşan ile Kaplumbağa, Leylek ile Tilki, Aslan Kılığına Girmiş Eşek, Ağustos Böceği ile Karınca gibi masalları oynayan oyuncular oyunun sonunda yine masal sandığına girerek seyircilere veda ederler... Yazan ve Yöneten: Ali Okyar Müzik : Turgay Yıldız Oyuncular: Ali Okyar, Serkan Gürbüz, Ünal Pekel, Sema Cihaner, Mihriban Keskin İletişim: 0 312 5411666 / 0 554 7975172