12 Eylül 2011 Pazartesi

1 GÜN İÇİNDE BİR YABANCI İLE AİLE OLUYORSUNUZ...

Önce yıllarca eğitim alırız, sonra hayırlısı ile evlenir ve bir aile kurarız. Sıradaki sorumluluğumuz da çocuk sahibi olmaktır. Tam kariyerimizin ortasında çocuk sahibi oluruz. Öylesine büyük bir duygu ile tanışırız ki, bir anda daha önce hiç sevmediğimiz kadar çok seveceğimiz, daha önce hiç hissetmediğimiz kadar bağlılık hissedeceğimiz biri hayatımıza giriverir. Çocuğumuz...

Duygularımız o kadar yoğundur ki, ilk önce tüm diğer sorumluluklarımızı unutuveririz. Ancak bu sınırsız özgürlük 4 ay sürer... İşimizin bizi beklediğini hatırlarız çaresiz. Bir an işten vazgeçmek bile gelir aklımıza, peki onca yıllık eğitim, emek, fedakarlık... Neticede kariyerimize devam etme kararı ağır basar. Arkasında birçok sebeple...

Bazen kişisel kariyer beklentilerimiz, bazen ailemizin yönlendirmesi, bazen finansal ihtiyaçlarımız, bazen de çocuğumuzun 'çalışan anneyi tercih edeceğini' düşünmemiz... Sonunda önümüze karar anı gelir ve arkamızdaki gizli kadın kahramanı aramaya başlarız. Bu kahraman ya annemiz olur yada yeni bir aile ferdi, bakıcı anne yada bakıcı ablalarımız...

Çoğu zaman 'yatılı' adı altında 1 gün içinde bir yabancı ile aile oluveririz.

O güne kadar farklı hayat şartlarında, farklı eğitim almış farklı sosyo-ekonomik ortamlarda yetişmiş biri ile aile oluruz. Bu durum işinizde eleman yönetmekten çok daha da zor bir durumdur.

Karşınızdaki kişinin 24 saatini yönetmeniz gerekir. Motivasyon ve sosyal- psikolojik iletişim daha fazla önem kazanır.

Küçük bir öneri ancak: karşınızdaki kişiye çocuğunuzu emanet edebilecek kadar güvenmiyorsanız, o zaman çocuğunuzu emanet etmemelisiniz. Eğer bu derece güveniyorsanız da o zaman o kişiye değer vermelisiniz. Bazı tolere edilebilir durumlardaki farklılıkları sorun haline getirmeden düzenlemeye çalışmalısınız.

Örnek mi dersiniz?

1-Eğer siz mercimek çorbasını soğansız pişiriyorsanız, ancak evinizdeki çalışanınız soğanlı pişirmeye devam ediyorsa, bu konuyu çözülemez bir sorun haline getirmektense ya kibarca tarifinizi hatırlatmalısınız yada bundan sonra soğanlı mercimek çorbası yemeye alışmalısınız. Bu arada yıllarca birikmiş alışkanlıklar kısa sürede değişmeyebilir. Yani mercimek çorbası siz uyarsanız da bir süre soğanlı pişmeye devam edebilir.

2-Eğer siz hijyenik sebeplerden ötürü, mutfak tezgahına sebzeleri tabaksız koymuyorsanız ancak evinizdeki diğer bayan bu konuda sizin kadar titiz davranamıyorsa, bu durum da bir yaşayış farklılığıdır. Bugüne kadar kendi evinde nasıl davranmış ise, o şekilde davranmaya devam edecektir.

Bu farklılıklar önemli ve sizin için vazgeçilmez bir gereklilik değil ise, güvendiğiniz kişiyi kazanmaya çalışmalısınız.


Bazı evlilikler vardır, birbirini seven 2 kişi aynı evin içine girince, yaşayış farklılıkları yüzünden ayrılabilir bile... Diş macununu dipten mi? yoksa ortadan mı? sıkmış olmak çözülemez bir ailevi sorun haline gelebilir.

Bu sebeple sizin için vazgeçilmez konuları iyi belirlemelisiniz ve evinizi paylaştığınız ve hatta çocuğunuzu emanet ettiğiniz kişinin iç motivasyonunu sağlamalı ve mutlu olduğundan emin olmalısınız ki, çocuğunuza da sevgi ile bakılma ortamı oluşabilsin.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder